Translate

7 Eylül 2015 Pazartesi

ARAYISLARLA DOLU BIR HAYAT (MALCOLM X)-MANNING MARABLE


  Amerika'nın siyaset tarihine damga vurduğu gibi, insan düşüncesine yaptığı katkılarla da adından söz ettiren liderlerden biri olan Malcolm X,1925 'te doğdu.Malcolm Little adıyla dünyaya gelen bu insan hakları eylemcisi,adını daha sonra Malcolm X olarak değiştirdi. Soyadı olarak X'in seçmesi,onun için bir baş kaldırıydı. 1950'lerin sonuna gelindiğinde Malik El-Şahbaz adını kullanıyordu. A.B.D'deki siyahların,Afrika'da köklerine ilişki kurmalarını teşvik etti.Onların hakları için çalıştı ve İslam'ın sözcülerinden biri oldu.21 Şubat 1965'de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayata veda etti ve cenazesine binlerce kişi katıldı.
   Malcolm X,-Arayışlara Dolu Bir Hayat -başlıklı kapsamlı biyografisi, bu efsanevi liderin hayatıyla ilgili gerçeklere ve bilinmeyenlere ışık tutuyor. Amerikalı tarihçi Manning Marable 'nin kaleme aldığı eser,yayımlandığı sırada New-york Times tarafından yılın en iyi on kitabından biri olarak gösterilmiş ve 2012'de Tarih dalında Polisler
Ödülün'nün sahibi olmuştur.
   Biyografi sevenler için gerçekten çok önemli bir eser.Bireyi alıp götürecek bir eser.Malcolm X'in sıradışı hayat
öyküsünü merak etmelisiniz ve onun için sabırsızlanmalısınız.Hayatınıza bambaşka bir bakış açısı getireceğinden eminim. Keyifli okumalar diliyorum.

28 Ağustos 2015 Cuma

ABRAHAM MASLOW VE İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ




   Maslow teorisi veya ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, ABD'li psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.

   Maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha 'üst ihtiyaçlar'ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söz konusu etmektedir. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.

   Maslow, gereksinimleri şu şekilde kategorize etmektedir:

  - Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım)Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık)Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı)Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)

   Maslow'a göre birey için o an baskın olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise, diğer deyişle günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi gereksinimleri doyurmaya yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istencinden ya da seçiminden bağımsız olarak bu gereksinim kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunacaktır.

   Belirli bir kategorideki gereksinimler tam olarak karşılanmadan kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamaz, böyle gereksinimleri yoktur. Örnek olarak günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde bulunmayan, kendini sürekli olarak olası bir tehdit altında algılayan bir insanın, dünya görüşünü geliştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinimi yoktur.

   Belirli bir gereksinim kategorisindeki gereksinimlerin karşılanması durumunda kişi, bir üst kategorideki gereksinimleri karşılamaya yönelecektir. Bu durum kişilik gelişme düzeyini de bir üst düzeye sürükleyecektir.

   Maslow'a göre psikologların yapması gereken,bireyin kendini gerçekleştirme(self-actualization 'kendini gerçekleştirme') aşamasına gelmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmasına yardım etmektir

KAYNAKLAR :

   -Maslow, A. H. (1943). A Theory of Human Motivation. Psychological Review, 50, 370-396.
   -Maslow, A. H. (1965). Eupsychian Management. Note that the Andy Kay featured in this book is the Andy Kay of Kaypro.
Hardcover ISBN 0-87094-056-2,
PaperbackISBN 0-256-00353-X.
   -Maslow, A. H. (1970). Motivation and Personality, 2nd. ed., New York, Harper & Row.ISBN 0-06-041987-3.
   -Wahba, M. A., Bridwell, L. G. (1976). Maslow reconsidered: A review of research on the need hierarchy theory. Organizational Behavior and Human Performance, 15, 212-240.

DESCARTES-MEDITASYONLAR


      (Gassandi'nin Medidastonlara İtirazı ve Descartes'in Bu İtirazlara Yanıtı)

       "Fakat bütün dünyada hiçbir şeyin,hiçbir yerin, hiçbir göğün, hiçbir ruhun ve hiçbir bedenin olmadığına inandırmıştım kendimi;böylece kendimin de varolmadığına inanmış olmuyor muyum?

      Hiç de değil. Kendimi inandırmıştım ya da sadece herhangi bir şey düşünmüssem varmışım demektir... 'Ben'im',varım önermesini her dile getirişimde veya her tasarlayışımda, bunun zorunlu olarak doğru olduğu sonucuna varmak ve bu sonucu değişmek saymak gerekiyor. "

      Descartes'in Meditasyonlar eseri onun "Düşünüyorum öyleyse varım "önermesine gerçeklik katıyor. Gassandi'nin ve onun gibi düşünceleri olan kişilere akıl dolu açıklamalarda bulunuyor.Descartes'i tanımak harika bir duygu...Her kelimesinde binlerce anlam gizli ve bu durum onu bilmeyi daha heyecanlı hale getiriyor.Bu eseri okuduğunuzda ne anlatmak istediğimi çok iyi anlayacaksınız.Keyifli okumalar dileğiyle...

MARLO MORGAN-BIR CIFT YUREK

       Bir Çift Yürek, Amerika'lı bir kadının Avustralya'da yaşadığı ruhsal yolculuğun öyküsüdür.Nomadik kültürden Aborjinler eşliğinde kabilenin kendilerini adlandırdıkları şekliyle, "Gerçek İnsanlar "la birlikte 4 ay boyunca çölün çorak coğrafyasındaki bitkiler ve hayvanlarla uyum halinde yaşamayı öğrenir.Olağandışı insanlardan oluşan bu toplulukla birlikte yaptığı yolculukta Morgan, bu insanların 50.000 yıllık kültürlerinin felsefesi ve bilgeliği ile tanışır.

       Maceranın ilk gününden itibaren çetin yolculuğun zorluklarıyla, mücadele etmek zorunda kalır. Dayanıklılığın hergün sınandığı bu zorlu yolculukta, karşılaştığı her zorlukla birlikte ruhuda değişime uğrar.Aborjinler onu büyük bir alçakgönüllülükle kendilerinden biri olarak kabul eder ve onun şefkat dolu öğretmenleri olurlar. Öğretmenlerinden her insanın eşsiz niteliklerini ve içsel ruhunu takdir etmeyi,kutlamayı öğrenirken bir yandan da güçlü doğal şifa yöntemlerine tanık olup,onların canlılarla ilgili farkındalıklarının ne kadar derin ve anlamlı olduğunu da anlamaya başlar.

       Bir Çift Yürek, yazarın kendi bastırdığı ilk basımından itibaren, uluslararası bestseller olmuş ve tüm insanlığa eşsiz zamanın derinliklerinden gelen güçlü bir mesaj iletmiştir.Eğer tüm varlıkların,evrensel birliğin bir parçası olduğunu anlarsak,dünyamızın yokoluşunu kurtarmak için halen geç kalmış sayılmayız.Varolan herşey inanılmaz derecede  karşılıklı bağımlılık dengesinde bulunmaktadır.Eğer bu mesajı alabilirsek o zaman, bizim yaşamlarımızda," Gerçek İnsanlar"ın ki gibi bu  yüce amaçla olabilir.ç
       Bu olağanüstü kitap için çok fazla söze gerek yok.Yediden yetmişe herkesin okuması gereken bir yapıt.Bu eserin kitap sayfalarını çevirirken beni mutlulukla anacağınızdan eminin.

BOETHIUS-FELSEFENİN TESELLİSİ


       Boethius'un Tanrısal öngörü,kader ve özgür irade üzerine sorgulamalarını içeren en önemli yapıtıdır. Pagan dünyanın düşünsel öğretileri ile ortaçağın Hıristiyanlık düşüncesinin tam eşiğinde duran Romalı bir filozofun Felsefe'yle yaptığı iç hesaplaşmasına,Felsefe'yle kendi dilinden tanık olduğumuz bu görkemli yapıt;antika Yunan felsefesi,Yeni Platonculuk ile Latin edebiyatının seçkin bir birleşimi ve filozofun dönemine değin felsefe tarihinde baskın rol oynayan Platon ve Aristotheles'in konuyla ilgili görüşlerinin şiirsel bir özetidir.

       "Kitap bir sayfa Latince bir sayfa Türkçe çevirisi olarak basılmıştır."

        Hayatımda şu ana kadar okuduğum hiçbir esere "Felsefe'yle Tesellisi "kadar bağlanmadım. Boethius'un muazzam bir anlatımı var.Bakış açısı ve konuları ele alış biçimi o kadar etkileyici ki bu kitapa hayran kalmamak elde değil.Bu eser Felsefe'ye hayran bıraktıracak sizi.Tüm zamanların en değerli yapılarından biri.Keyifli okumalar diliyorum.

ALPER CANIGÜZ -TATLI RÜYALAR



      Hikayemiz,bir pazar sabah gazetesini okumakta olan Hector Berlioz'un -ki kendisi Türkiye'de yaşayan bir Fransız  Türk'üdür-şu ilanı görmesiyle başlar:"25 yaşında,iyi eğitimli,iki yabancı dil bilen sağlıklı genç,geri kalanını temin etmek amacıyla hayatının bir bölümü satıyor. "Hector Berlioz aradığı adamı bulmuştur!

      Alper Canıgüz,Tatlı Rüyalar'da gerçek,düş ve kurgu arasında usulca ve ustaca hareket ederek okura baş döndürücü bir hikaye anlatıyor...Bu zengin kadrolu saçma-komik macera,Beşiktaş Balık Pazarı esnafından,saygın üniversite hocalarından,poturlu-sakallı medrese talebelerinden,gangsterlerden ve alter egoların geçerek katarsis garantili elektro-psikanaliz yöntemine,P 330 paradigmasına,içinde üç milyon dolar bulunan çantaya ve daha nice fantazyaya açılıyor.Canıgüz kıvrak, eğlenceli ve heyecanlı anlatımıyla, hikayeyi kah dağıtıp kah toplayarak, son ana kadar okuru şaşırtmaya devam ediyor. yayımlandığı günden itibaren 2000'li yılların kült kitapları arasına giren sıradışı bir roman.

      Psiko-absürd romantik komedi türü romanları seven okurlara duyrulur.En'lerinizde olacağından eminim.Kurgu,içerik ve yazarın anlatımı olağanüstü. Okurken büyük keyif alacağınız bir eser.Keyifli okumalar diliyorum...

AZİZ AUGUSTİNUS-İTİRAFLAR


      "Peki o halde zaman ne?Hiç kimse bana sormazsa biliyorum da,biri sorup da açıklama yapmam gerektiğinde bilmiyorum.Buna rağmen bildiğimden eminim diyebileceğim bir şey varsa o da şudur :Hiçbir şey geçip gitmemiş olsa geçmiş zaman olmaz,hiçbir şey..."

                                                 Augustinus

      Augustinus zamana yazgılı bir varlık olan insanın görüşü ve anlayışı ile Tanrı'nın zamana aşkın doğası,görüşü ve anlayışı arasındaki farkı güçlü bir belagetle sunar eserinde ve mükemmelleşme çabasındaki insan ruhunun herşeyden önce bu farkı idrak etmesi gerektiğini defalarca, altını çizerek vurgular.Çünkü O sadece insanoğlunu kendi suretinde ve kendine benzer yaratmıştır ve onu yarattığı andan itibaren de kendine dönmesini beklemektedir...

      Kesinlikle okunması gereken şahane bir eser.Sayfaları geçtikçe daha çok bağlandığınız bir yapıt.Augustinus öyle içten ki itiraflarında onda kendinizi bulacaksınız.Hayata yüzeysel bakmayan ve felsefeye ilgisi olan kimsenin kaçırmaması dileğiyle...

23 Ağustos 2015 Pazar

KİTAPLAR VE KİTAP OKUMAK HAKKINDA SÖYLENMİŞ ÖZLÜ SÖZLER


  ”Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.” cevabını vermiştir. Bu diyaloğa baktığımızda da Mustafa Kemal Atatürk’ün kitap okumaya ne kadar önem verdiğini görebiliriz."

M.Kemal Atatürk

   
  "Bazı kitaplar tadılmak,bazıları yutulmak, bazıları ise sindirilmek içindir."

Francis Bacon


  "Allah'ım bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver."

 Confucius

  "Bir adama bir kitap sattığın zaman, ona yalnız yarım kilo kağıt, mürekkep ve tutkal satmış olmazsın, ona tamamıyla yeni bir yaşam satmış olursun. Sevgi, dostluk, mizah ve geceleyin denizde dolaşan gemiler, eğer o kitap gerçekten benim anladığım anlamda bir kitapsa, onun içinde bütün gökler ve yer vardır."

Christopher Morley


  "Kitapları seviniz, onlar yaşamınızı daha çekici bir hale sokacak, size dostça hizmet ederek düşüncelerin, duyguların ve olguların dolaşık ve gürültülü karmaşasında, yolunuzu bulmanıza yardım edecek, kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve aklı dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır."

 Maksim Gorki


   "Okumak, okuduğunuz her şeyi kabul etmek anlamına gelmez. Okumak, okuduğunuz her şeyi anlamlandırdığınız anlamına gelir."

 Amit Kalantri


  "Elimde olsaydı her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim."

Horatius



  "Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletti kişilerin güzel kokulu çiçekleridir."

Hz. Ebubekir (r.a.)


  "Kitaba aşık bir kimse için kitaptan daha sadık bir arkadaş, daha faydalı bir yardımcı, daha neşeli bir dost olamaz."

Isac Barrow



  "İyiyi arayan ruhun muhtaç olduğu asil dost, hakikati seslenen kitaptır."

İmam-ı Rabbani




  "Kitaplar benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir; çünkü iki yüzlülük etmeden bana görevlerimi hatırlatırlar."

Alphonse Daudet


  "Ümitle açılıp kazançla kapanan bir kitap, iyi bir kitaptır."

Amos Bronson Alcott



  "Bazıları kitabı kalınlığıyla ölçer, sanki kafayı değil de kolları çalıştırmak için yazılmışçasına."

Baltasar Gracian


  "Kitapların dünyası, insanın en hayret verici yaratıklarından biridir. Abideler yıkılır, milletler kaybolur, medeniyetler büyür ve ölür fakat bütün bu medeniyetlerin, tekrar tekrar nasıl ortaya çıktıklarını gösteren kitapların dünyası; hala genç, hala yazıldıkları gün kadar taze, yazarlarının yüzlerce sene önce ölmelerine rağmen, hala insanların kalplerinden geçenleri anlatarak hayatlarını devam ettiriyorlar."

Clarence Day


  "Kitaptan daha iyi bir arkadaş yoktur, zaman zaman insana dert ortaklığı eder, insanın gönlünü açar, yüreğine su serper. Gönlünün her muradına onunla erişirsin, böylesine güzel bir dost görülmemiştir; ne incitir; ne incinir."

Katip Çelebi



  "Kadınlar gençlik için, yemek doymak içindir. Dostlar cemiyet için, seyahatler öğrenmek için, ev; çiçek, taş ve antika şeyler satın almak içindir, bunlar daha sonra insanı fazla ilgilendirmezler. Kitaplar; hem gençlik, hem ihtiyarlık, hem hastalık, hem açlık, hem yel, hem yağmur, hem de soğuk içindir."

Yuan Mie

15 Ağustos 2015 Cumartesi

YAZARLAR VE BAKIŞ AÇILARI

1-AUGUSTİNUS :



Aurelius Augustinus

   Augustinius ya da Aurelius Augustinius, Aziz Augustinius (Augustinos) olarak bilinen filozof ve tanrıbilimci.

FELSEFESİ:

   Augustinus yaşamını İtiraflar adlı ünlü kitabında, Tanrıyla konuşma ve günah çıkarma formlarında anlatmıştır. En çok önem verdiği konu, insanın kendini araştırmasıdır. Hakikatin insanın içinde olduğunu savunur. Hakikat ise, bizzat Tanrının kendisidir. Yani Tanrı insandadır. Öte yandan insanın kendisi de tanrıdadır. Bunu anlamaya çalışmak felsefedir. Felsefe insanın kendisiyle uğraşmasıdır.

   ‘Anlayabilmek için, inanıyorum’ anlayışıyla felsefeyi dine tabi kılmış olan Augustinus, Hıristiyan dininin temel öğretilerini temellendirebilmek için, Yeni Platoncu felsefeden ve Platoncu kavramlardan yararlanmıştır. İnancı temel alan Augustinus’a göre, aklın görevi, Tanrısal vahiy temeli üzerinde, inanç yoluyla bilinen şeylerin açıklanması ve aydınlığa kavuşturulmasıdır.

SİYASET FELSEFESİ:

   Aşkın, yalnız bireyin değil, fakat bireylerden meydana gelen bir toplumun da itici gücü olduğunu öne süren filozof, yine aşk öğretisinden hareketle ünlü yeryüzü ya da dünya devleti ve gökyüzü ya da Tanrı devleti ayrımına ulaşmıştır. Buna göre, nasıl ki biri iyi ve uygun aşk, diğeri de kötü ve düzensiz aşk olmak üzere, iki tür aşk varsa, bu ayrımın iki ucuna karşılık gelecek şekilde, biri yeryüzü devleti, diğeri de Tanrı devleti olmak üzere, iki devlet anlayışı vardır. Augustinus, işte bu çerçeve içinde, Tanrı’ya yönelmek yerine maddeye yönelen, Tanrı’dan çok yeryüzünü ve kendisini sevenlerin, ruhları tensel yönlerinin, duyusal isteklerinin hizmetine girmiş olanların bir araya gelerek yeryüzü devletini, buna karşın iyi ve gerçek aşk içinde olup, ruhsal yönlerini temele alarak yaşayan ve Tanrı’yı sevenlerin de gökyüzü devletinde birleştiklerini söylemiştir.

   Augustinus bu bakış açısını siyaset felsefesinden başka, insanlık tarihine de uygulamıştır. İnsanlık tarihini gökyüzü devletiyle yeryüzü devletinin, başka bir deyişle, insanın bedensel ya da duyusal yanıyla ruhsal ya da tinsel yanının çatışmasının bir tarihi olarak gören Augustinus’a göre, yeryüzü devleti, iblisin ayaklanmasıyla başlayıp, Asur ve Roma imparatorluklarıyla gelişen. şeytanın krallığıdır. Buna karşın, gökyüzü devleti, Yahudi halkında ortaya çıkan, kendisini Hıristiyanlık inancı ve kilisenin dogmalarıyla sürdüren İsa’nın krallığıdır. Yeryüzü devletlerinin örneklerini oluşturan Asur ve Roma imparatorluklarının yıkılıp gittiğini, zira bu devletlerin geçici olduğunu, gökyüzü devletinin son çözümlemede zafer kazanacağını söyler. Onun gözünde, Hıristiyanlık ve kilise, gökyüzü devletinin etkisini duyurmaya başladığını gösteren yapı taşlarıdır.

ESERLERİ :

   -İTİRAFLAR 
   -ZAMAN KAVRAMI(Aristotheles-Augustinus)


KAYNAKLAR :

   -Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 1. Baskı, Paradigma Yayıncılık, 2006.


   2-RENE DESCARTES :



İLGİ ALANLARI:

   Metafizik, epistemoloji, bilim, matematik,felsefe

ÖNEMLİ FİKİRLERİ:

   Cogito ergo sum, metodik şüphe, Kartezyen koordinat sistemi, ikisellik, Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik argüman;modern felsefenin kurucusu olarak kabul edilir

ETKİLENDİKLERİ:

Platon, Aristoteles, İbn-i Heysem, İbn Rüşd, İbn-i Sina, El Gazali, Anselmus, Augustinus, Aquinas,Ockham, Suarez, Mersenne, Sextus Empiricus,Montaigne

ETKİLEDİKLERİ :

Spinoza, Hobbes, Arnauld, Malebranche, Pascal,Locke, Leibniz, More, Kant, Husserl,Brunschvicg, Žižek, Chomsky, Stanley ve Nieropdahil ardından gelen birçok filozof

FELSEFESİ:

   Descartes genellikle doğa bilimlerini geliştirmek için aklın kullanılması gerektiğini vurgulayan ilk düşünce insanı olarak tanınır. Onun için felsefe bilgiyi somutlaştıran bir düşünce sistemiydi ve bunu şu şekilde ifade etti :

   “ Tüm felsefe bir ağaç gibi olduğundan; metafizik kök, fizik gövde, ve diğer bilimler bu gövdeden dallanan dallardır, bu dallar üç ana başlığa indirgenebilir : Tıp, mekanik ve etik. Ahlakın bilimiyle, bilgeliğin son derecesi olan, diğer bilimlerin en yüksek ve en mükemmel bütün bilgisini anladım.”

   Onun Metot Üzerine Konuşma’sında, herhangi birinin şüphe olmadan, gerçek olarak bildiği temel prensiplere varmaya çalışır. Bunu başarmak için hiperbolik/metafizik şüpheyi, bazen metodolojik şüphecilik olarak adlandırılan metodu kullanır: şüphelenilebilecek herhangi bir düşünceyi reddeder ve onları gerçek bilgi için sağlam dayanak elde etmekle yeniden kurar.

   Başlangıçta, Descartes sadece tek bir prensibe varır: düşünce vardır. Düşünce benden ayrılamaz, dolayısıyla, ben varım.(Metot Üzerine Konuşmalar ve Felsefenin İlkeleri) Ünlü cümlesi cogito ergo sum (Türkçe: “Düşünüyorum, öyleyse varım”) bu ilke üzerinedir. Dolayısıyla, Descartes eğer şüphe duyarsa, herhangi bir şey ya da herhangi biri şüphelenebilir ve kendi varoluşundan şüphelenmiş olur. “Bu söz öbeğinin basit anlamı eğer biri varoluşundan şüpheliyse, bu edimin kendisi onun var olduğunun kanıtıdır.”

   Descartes düşündüğü için varoluşunun kesin olduğu kanısına varır. Fakat ne biçiminde ? Bedenini duyu kullanımı aracılığıyla algılar; fakat, duyular kimi zaman güvenilmezdir. Dolayısıyla Descartes kendisinin düşünen bir şey olduğunu kesin bir şekilde ifade eder. Düşünmek, ne yaptığıdır ve gücü özünden gelmelidir. Descartes düşünceyi (cogitatio) “hemen bilincimde olduğum, içimde ne olduğudur ve bunun da farkındayımdır.” Dolayısıyla düşünme edimi insanın hemen bilinçli olduğu her aktivitedir.

   Descartes duyuların limitlerini göstermek için mum argümanını kullanır. Bir mumu ele alır, duyuları onu mumun kesin karakteristiği ile ilgili bilgilendirir; şekli, dokusu, boyutu, rengi ve kokusu gibi. Mumu ateşe doğru tuttuğunda, bu karakter özellikleri tamamı ile değişir. Fakat, görüldüğü üzere, hala aynı şeydir: duyuları onu farklı bir şekilde bilgilendirse de, o hala aynı mumdur. Dolayısıyla mumun doğasını uygun bir şekilde kavraması için, duyularını bir kenara bırakmalı ve aklını kullanmalıdır. Descartes şu sonuca varır:

   “Ve dolayısıyla, gözlerimle gördüğümü düşündüğüm aslında aklımdaki muhakeme yeteneği ile kavrandı.”

ESERLERİ :

   ~1618 . Compendium Musicae (Kısa Müzik)
   ~1626–1628. Regulae ad directionem ingenii(Aklın Yönetimi İçin Kurallar)
   ~1630–1633. Le Monde (Dünya) ve L'Homme(Adam)
   ~ 1637. Discours de la méthode(Yöntem/Metod Üzerine Konuşma)
   ~1637. La Géométrie (Geometri)
   ~1641. Meditationes de prima philosophia (İlk Felsefe Üzerine Düşünceler)
   ~1644. Principia philosophiae (Felsefenin İlkeleri)
   ~1647. Notae in programma (Programlamanın Notları)
   ~1647. La description du corps humain(İnsan vücudunun Tanımı)
   ~1648. Responsiones Renati Des Cartes…(Yeniden Descartes Cevapları)
   ~1649. Les passions de l'âme (Ruhun Tutkuları)
   ~1656. Musicae Compendium (Müzik Özeti)
   ~1657. Correspondence(Yazışma)


KAYNAKLAR :

  - FOUILLEE Alfred (2009), Descartes, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
  - Ankara, Efil yay.DESCARTES René (2010), Metot Üzerine Konuşma, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
  - İstanbul, Paradgma yay.DESCARTES René (2011), Hakikatin Araştırılması & Dünya ya da Işık Üzerine, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
   -İstanbul, Paradgma yay.Bekir S. Gür (2005), Descartes'ın Matematik Felsefesi Matematik Dünyası, no: 1, s. 101-105.


12 Ağustos 2015 Çarşamba

GELECEK ÇABUK GELECEK

  Bu bölümde, sizlere blogumu açmayın masumane gerekçelerinden biraz bahsetmek istiyorum.Amacım, bilinçli bir kitap okuru olmanız yolunda, sizlere bir nebze de olsa katkı sağlayabilmek,bu konularda fayda sağlayacak paylaşımlarda bulunabilmektir.
   Yakın zamanda sizlerin mutlulukla karşılayacağınızı düşündüğüm,bana destek olacağınızı gönülden hissettiğim paylaşımlar olacak blogumda.Bunlardan birkaçını söylemek isterim :
      -Kendinizi bulabileceğiniz kitaplardan ve bunları nasıl temin edebileceğinize dair ipucularından,
      -Kolaylıkla içlerinden seçiminizi yapabileceğiniz kitap özetlerinden
      -Yıllardır kitap okuru olarak masumane fikirlerimden
      -Elbette olmazsa olmaz edebiyatımızda,klasik eserlerden,evrensel olarak kabul görmüş kişiliklerden...Kısacası kitaplar ve yazarları hakkında, aklınıza gelebilecek her şeyi,blogumda sizlere sunmak istiyorum.Bunun için çok heyecanlıyım.
   Sizlere faydalı olabilmek için buradayım.Elimden gelenin sınırlarını zorlayarak, olabildiğince çok okura ulaşmak istiyorum.Umarım bunu başarabilirim Destekleriniz için şimdiden, teşekkürlerimi sunuyorum.

Hoşçakalın...

11 Ağustos 2015 Salı

KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI

   Kitap alırken nelere dikkat edilmelidir?
   Neden kitap okumaktan keyif alamıyorum?
   Kitap okumak eziyet benim için!
diyorsanız bi yerde bir hata yapıyorsunuz.
   Kitap okuma alışkanlığımız olmamasının nedenlerinden belki de en önemlisi, kitap seçimlerimizdir.Kitapların isimlerine,kapaklarına,yayınlanan reklamlarına aldanarak,o kitaplara sahip olmak için can atarız.Sonuç olarak;birkaç sayfa okumaya dahi tahammülümüz olmadığı,bitirmemizin aylarımızı aldığı, "Tam bir çile "olarak ifade edebileceğimiz kaynaklar haline gelir.Bu süreçte kaybedilen kazanılandan çok fazladır."Ne yazık ki!"...
   Kitap, hayattır.Kitaplar bireyler için maddi ve manevi fırsat kaynaklarıdır.Bu fırsatlar zincirinden kendimizi mahrum bırakmamalıyız.Kitaplara bakış açımızı değiştirmeliyiz!Bunun için başlangıçta yapacağımız ilk ve en önemlisi, kendimizi dinleyebilmemizdir.Kitap seçimimizi,öylesine değil de:
         İhtiyaçlarımıza,
         İsteklerimize,
         Beklentilerimize,
         Bakış açımıza,
         Karakterimize...
uygun olarak yapmalıyız.
   Göreceksiniz,kitap okumak eziyet olmaktan çıkarak,bizim için olağanüstü bir haz kaynağına dönüşecek.
 

10 Ağustos 2015 Pazartesi

KİTAP DEYİP GEÇME

    Kitaplar kimi zaman çok yakın bir arkadaş,kimi zaman da azılı bir düşman olabilirler.Bu durum bizim kitap seçimlerimize göre değişmektedir.
    Kitap seçimindeki en önemli unsur içeriktir.Kitap okuyan sayısının toplumumuzda artmasından dolayı bu durumdan prim yapmak isteyen kötü niyetli yazarlar ve yayınevleri sayısı paralel olarak artmaktadır.Zararlı ya da kişiye hiçbir katkısı olamayacak kadar vasat kitaplar, birtakım reklamlarla ve ilgi çekici tasarımlarla okura sunulmaktadır.Bu şekilde cazip hale getirilen bu kitaplar okurla buluşturulmaktadır.Sonuç olarak ;kişinin bilinçaltına farkına bile varmadan insanlığına,kültürüne,dinine...dair binlerce aykırı düşünce zinciri yerleştirilmektedir.
    Biz kitap okurlarının yapması gerekenlerin başında kitapların detaylı bir şekilde araştırıldıktan sonra;yani,yazarının düşünce tarzı,geçmişi,karakteri,kitabın içeriği...alınmasına karar vermemiz gerektiğidir.
    Sadece bir kitap deyip geçmeyelim lütfen!Kitaplar hayatımızda çok önemli bir yer tutar ve bizlerin de bilinçli tüketici olmamız şarttır.

9 Ağustos 2015 Pazar

KİTAP KORSANI


    Öncelikle bloguma çağımızın karşılaştığı en büyük problemlerden biri ile (Korsan) başlamak istedim.
  Günümüzde hemen hemen her alanda imkanların da artmasıyla "korsancılık"hat safhaya ulaşmıştır.Bunlardan en önemlisi belki de "kitap korsanlığı"...Kimi zaman korsancılığa karşı olan bireylerin de başvurduğu bir olgudur."Ne yazık ki!"
  Öncelikle ele almamız gereken konu bu durumun ciddiyetinin,farkında olmalıyız.Ne olursa olsun,hangi koşullarda yaşarsak yaşayalım,"korsancılık"bize hiçbir zaman haklı bir gerekçe olmamalıdır.Unutmayalım ki "korsan=emek hırsızlığı"dır.Bu konunun önemini kavramak için illa ki bu haksızlıklarla karşılaşmamız gerekmez.Maalesef birçok birey böyle bir durumla karşılaşmasına rağmen yine aynı cevapla karşılık vermektedir.Bu durum kesinlikle sağlıksız bir çıkarımdır.
   Birey,"Her şeye kolaylıkla ulaşabilirim!Baş ağrısına ne gerek var? "tuzağına kapılmamalıdır.
   İnsanlığın gelişmesi için sağlıklı düşünen bireyler yetiştirmek için:"KORSANA HAYIR!"diyelim.