Translate

15 Ağustos 2015 Cumartesi

YAZARLAR VE BAKIŞ AÇILARI

1-AUGUSTİNUS :



Aurelius Augustinus

   Augustinius ya da Aurelius Augustinius, Aziz Augustinius (Augustinos) olarak bilinen filozof ve tanrıbilimci.

FELSEFESİ:

   Augustinus yaşamını İtiraflar adlı ünlü kitabında, Tanrıyla konuşma ve günah çıkarma formlarında anlatmıştır. En çok önem verdiği konu, insanın kendini araştırmasıdır. Hakikatin insanın içinde olduğunu savunur. Hakikat ise, bizzat Tanrının kendisidir. Yani Tanrı insandadır. Öte yandan insanın kendisi de tanrıdadır. Bunu anlamaya çalışmak felsefedir. Felsefe insanın kendisiyle uğraşmasıdır.

   ‘Anlayabilmek için, inanıyorum’ anlayışıyla felsefeyi dine tabi kılmış olan Augustinus, Hıristiyan dininin temel öğretilerini temellendirebilmek için, Yeni Platoncu felsefeden ve Platoncu kavramlardan yararlanmıştır. İnancı temel alan Augustinus’a göre, aklın görevi, Tanrısal vahiy temeli üzerinde, inanç yoluyla bilinen şeylerin açıklanması ve aydınlığa kavuşturulmasıdır.

SİYASET FELSEFESİ:

   Aşkın, yalnız bireyin değil, fakat bireylerden meydana gelen bir toplumun da itici gücü olduğunu öne süren filozof, yine aşk öğretisinden hareketle ünlü yeryüzü ya da dünya devleti ve gökyüzü ya da Tanrı devleti ayrımına ulaşmıştır. Buna göre, nasıl ki biri iyi ve uygun aşk, diğeri de kötü ve düzensiz aşk olmak üzere, iki tür aşk varsa, bu ayrımın iki ucuna karşılık gelecek şekilde, biri yeryüzü devleti, diğeri de Tanrı devleti olmak üzere, iki devlet anlayışı vardır. Augustinus, işte bu çerçeve içinde, Tanrı’ya yönelmek yerine maddeye yönelen, Tanrı’dan çok yeryüzünü ve kendisini sevenlerin, ruhları tensel yönlerinin, duyusal isteklerinin hizmetine girmiş olanların bir araya gelerek yeryüzü devletini, buna karşın iyi ve gerçek aşk içinde olup, ruhsal yönlerini temele alarak yaşayan ve Tanrı’yı sevenlerin de gökyüzü devletinde birleştiklerini söylemiştir.

   Augustinus bu bakış açısını siyaset felsefesinden başka, insanlık tarihine de uygulamıştır. İnsanlık tarihini gökyüzü devletiyle yeryüzü devletinin, başka bir deyişle, insanın bedensel ya da duyusal yanıyla ruhsal ya da tinsel yanının çatışmasının bir tarihi olarak gören Augustinus’a göre, yeryüzü devleti, iblisin ayaklanmasıyla başlayıp, Asur ve Roma imparatorluklarıyla gelişen. şeytanın krallığıdır. Buna karşın, gökyüzü devleti, Yahudi halkında ortaya çıkan, kendisini Hıristiyanlık inancı ve kilisenin dogmalarıyla sürdüren İsa’nın krallığıdır. Yeryüzü devletlerinin örneklerini oluşturan Asur ve Roma imparatorluklarının yıkılıp gittiğini, zira bu devletlerin geçici olduğunu, gökyüzü devletinin son çözümlemede zafer kazanacağını söyler. Onun gözünde, Hıristiyanlık ve kilise, gökyüzü devletinin etkisini duyurmaya başladığını gösteren yapı taşlarıdır.

ESERLERİ :

   -İTİRAFLAR 
   -ZAMAN KAVRAMI(Aristotheles-Augustinus)


KAYNAKLAR :

   -Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Sözlüğü, 1. Baskı, Paradigma Yayıncılık, 2006.


   2-RENE DESCARTES :



İLGİ ALANLARI:

   Metafizik, epistemoloji, bilim, matematik,felsefe

ÖNEMLİ FİKİRLERİ:

   Cogito ergo sum, metodik şüphe, Kartezyen koordinat sistemi, ikisellik, Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik argüman;modern felsefenin kurucusu olarak kabul edilir

ETKİLENDİKLERİ:

Platon, Aristoteles, İbn-i Heysem, İbn Rüşd, İbn-i Sina, El Gazali, Anselmus, Augustinus, Aquinas,Ockham, Suarez, Mersenne, Sextus Empiricus,Montaigne

ETKİLEDİKLERİ :

Spinoza, Hobbes, Arnauld, Malebranche, Pascal,Locke, Leibniz, More, Kant, Husserl,Brunschvicg, Žižek, Chomsky, Stanley ve Nieropdahil ardından gelen birçok filozof

FELSEFESİ:

   Descartes genellikle doğa bilimlerini geliştirmek için aklın kullanılması gerektiğini vurgulayan ilk düşünce insanı olarak tanınır. Onun için felsefe bilgiyi somutlaştıran bir düşünce sistemiydi ve bunu şu şekilde ifade etti :

   “ Tüm felsefe bir ağaç gibi olduğundan; metafizik kök, fizik gövde, ve diğer bilimler bu gövdeden dallanan dallardır, bu dallar üç ana başlığa indirgenebilir : Tıp, mekanik ve etik. Ahlakın bilimiyle, bilgeliğin son derecesi olan, diğer bilimlerin en yüksek ve en mükemmel bütün bilgisini anladım.”

   Onun Metot Üzerine Konuşma’sında, herhangi birinin şüphe olmadan, gerçek olarak bildiği temel prensiplere varmaya çalışır. Bunu başarmak için hiperbolik/metafizik şüpheyi, bazen metodolojik şüphecilik olarak adlandırılan metodu kullanır: şüphelenilebilecek herhangi bir düşünceyi reddeder ve onları gerçek bilgi için sağlam dayanak elde etmekle yeniden kurar.

   Başlangıçta, Descartes sadece tek bir prensibe varır: düşünce vardır. Düşünce benden ayrılamaz, dolayısıyla, ben varım.(Metot Üzerine Konuşmalar ve Felsefenin İlkeleri) Ünlü cümlesi cogito ergo sum (Türkçe: “Düşünüyorum, öyleyse varım”) bu ilke üzerinedir. Dolayısıyla, Descartes eğer şüphe duyarsa, herhangi bir şey ya da herhangi biri şüphelenebilir ve kendi varoluşundan şüphelenmiş olur. “Bu söz öbeğinin basit anlamı eğer biri varoluşundan şüpheliyse, bu edimin kendisi onun var olduğunun kanıtıdır.”

   Descartes düşündüğü için varoluşunun kesin olduğu kanısına varır. Fakat ne biçiminde ? Bedenini duyu kullanımı aracılığıyla algılar; fakat, duyular kimi zaman güvenilmezdir. Dolayısıyla Descartes kendisinin düşünen bir şey olduğunu kesin bir şekilde ifade eder. Düşünmek, ne yaptığıdır ve gücü özünden gelmelidir. Descartes düşünceyi (cogitatio) “hemen bilincimde olduğum, içimde ne olduğudur ve bunun da farkındayımdır.” Dolayısıyla düşünme edimi insanın hemen bilinçli olduğu her aktivitedir.

   Descartes duyuların limitlerini göstermek için mum argümanını kullanır. Bir mumu ele alır, duyuları onu mumun kesin karakteristiği ile ilgili bilgilendirir; şekli, dokusu, boyutu, rengi ve kokusu gibi. Mumu ateşe doğru tuttuğunda, bu karakter özellikleri tamamı ile değişir. Fakat, görüldüğü üzere, hala aynı şeydir: duyuları onu farklı bir şekilde bilgilendirse de, o hala aynı mumdur. Dolayısıyla mumun doğasını uygun bir şekilde kavraması için, duyularını bir kenara bırakmalı ve aklını kullanmalıdır. Descartes şu sonuca varır:

   “Ve dolayısıyla, gözlerimle gördüğümü düşündüğüm aslında aklımdaki muhakeme yeteneği ile kavrandı.”

ESERLERİ :

   ~1618 . Compendium Musicae (Kısa Müzik)
   ~1626–1628. Regulae ad directionem ingenii(Aklın Yönetimi İçin Kurallar)
   ~1630–1633. Le Monde (Dünya) ve L'Homme(Adam)
   ~ 1637. Discours de la méthode(Yöntem/Metod Üzerine Konuşma)
   ~1637. La Géométrie (Geometri)
   ~1641. Meditationes de prima philosophia (İlk Felsefe Üzerine Düşünceler)
   ~1644. Principia philosophiae (Felsefenin İlkeleri)
   ~1647. Notae in programma (Programlamanın Notları)
   ~1647. La description du corps humain(İnsan vücudunun Tanımı)
   ~1648. Responsiones Renati Des Cartes…(Yeniden Descartes Cevapları)
   ~1649. Les passions de l'âme (Ruhun Tutkuları)
   ~1656. Musicae Compendium (Müzik Özeti)
   ~1657. Correspondence(Yazışma)


KAYNAKLAR :

  - FOUILLEE Alfred (2009), Descartes, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
  - Ankara, Efil yay.DESCARTES René (2010), Metot Üzerine Konuşma, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
  - İstanbul, Paradgma yay.DESCARTES René (2011), Hakikatin Araştırılması & Dünya ya da Işık Üzerine, (Çeviren: Atakan Altınörs), 
   -İstanbul, Paradgma yay.Bekir S. Gür (2005), Descartes'ın Matematik Felsefesi Matematik Dünyası, no: 1, s. 101-105.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder